Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyayı olumsuz olarak etkisi altına alan koronavirüs (kovid-19) salgını ile kalıcı ve farklı tedbirler alınmaya başlandı.
700 bine yakın kişinin ölümüne neden olan koronavirüs salgını, insan sağlığını tehdit ederken aynı zamanda tüm ülke ekonomilerine de ağır darbelerde bulundu.
Salgının yayılmasını önlemek için ülkeler bir dizi tedbirler alarak karantina uygulamalarına başladı. Bu durum küresel bir krize dönüştü. Yatırımcılar bu gibi dönemlerde güvenli liman olarak gördükleri altına hücum etti.
Altının gram fiyatı, ons fiyatının 2.000 doları aşması ile 456 lira ile rekor seviyeye çıktı. Kapalıçarşı’da çeyrek altın 747 lira, Cumhuriyet altını 3.052 liradan satılıyor.
Salgın ile fiyatı yükselen altının ateşi, ülkelerin normalleşme adımları atmaya başlaması ile bir nebze düşse de son dönemde artan vaka sayıları, salgında ikinci dalga korkusunu yükseltti. Birçok ülke tekrar karantina uygulamalarına dönerken yatırımcılar da tekrar güvenli liman olarak gördükleri altına yöneldi.
Birçok Merkez Bankası faiz oranını sıfıra çekerken art arda büyük yardım paketleri açıklamaya başladı. Son olarak Avrupa Birliği (AB) liderlerinin Brüksel’de düzenlenen zirvenin ardından 750 milyar euro değerindeki ‘Corona virüsü onarım fonu’ üzerinde anlaşma sağlaması, altın fiyatlarında doping etkisi yarattı.
ABD- ÇİN GERİLİMİ
ABD ve Çin arasındaki gerilimin tekrar yükselmeye başlaması da altın fiyatlarında yaşanan artışın en önemli sebeplerinden biri. Mart 2017’den itibaren devam eden ticaret savaşlarında tansiyon, son olarak iki ülkenin konsoloslukları kapatması ile yükseldi.
DOLARIN DEĞER KAYBI
Dünyada rezerv para konumunda olan doların değer kaybetmesi, altına olan yönelimi artırıyor. Altının bu kadar değer kazanmasında güvenli liman olarak görülmesi büyük rol oynuyor. Aynı zamanda doların değer kaybetmesi de altının yükselişinde rol oynayan bir etmen.
Bu artışın ne kadar daha bu şekilde devam edeceği merak konusu…