TAYLAN İNAN GÜLKANAT
Pars Fuarcılığın organize ettiği Hediyelik Eşya ve Takı Festivali’nin bu seferki adresi Taurus AVM’oldu. Gözde Fuarcılığın da katkılarda bulunduğu Hediyelik Eşya ve Takı Festivali’nde sergilenen çeşitli ürünlerin el emeği ürünler olması vatandaşların ilgisini çekmeyi başarıyor.
11 Aralık 2022 tarihine kadar Taurus AVM’nin yemek katında düzenlenecek olan festivalde stantları bulunan çörekotu yağı ve cilt bakımı ürünleri satan Nuh Yalçın, bilezik, kolye, ahşap gibi hediyelik eşya ve takı satışı yapan Nazım Alemdaroğlu, Neşe San ve Ebru Doğanlar yaptıkları el emeği ürünlerini gazetemize anlattı.
“ÇÖREK OTU YAĞI GRİBİN, ÖKSÜRÜĞÜN İLACIDIR”
Çörek otu yağının her derde deva olduğunu söyleyen Nuh Yalçın “Kimse çörekotu deyip geçmesin. Bu çörek otu yağı gribin, öksürüğün ilacıdır. Çörekotunu özel makinemize atıyoruz. Makine çörekotunun esasını yani yağını alıyor ve fosasından yani kabuğundan ayırıyor. Çıkan fosayı ayırdıktan sonra çörekotu yağını şişelerimize aktarıyoruz ve satışa hazır hale getiriyoruz” şeklinde konuştu.
“Kadınların cildine özel olarak eşek sütü kremini öneren Yalçın kadınlara şöyle seslendi: “Cildiniz için kimyasal ürün kullanmak yerine bu kremi kullanın, yüzünüze sürün, gidin. Eğer beğenmezseniz geri getirin. Ürünümüzden o kadar eminiz. Ürünlerimizin hepsi Sağlık Bakanlığı tarafından barkodlu.”
“BU TAŞLARIN HEPSİNİN METAFİZİKSEL VE BİLİMSEL ÖZELLİKLERİ VAR”
Bilezik üretiminde kullanılan taşları araziden kendilerinin çıkarttığını ifade eden Nazım Alemdaroğlu “Bu taşların hepsinin metafiziksel ve bilimsel özellikleri var. Bazısı stresi alıyor, bazısı radyasyonu önlüyor bazısı unutkanlığa iyi geliyor. Taşların tene temas etmesi gerekiyor. Bunların hepsi doğal, hiçbiri çizilmiyor. Sorununuza özel olarak hangi taşı isterseniz o taşı veriyoruz.” sözlerine yer verdi.
Taşların üretiminin de kendileri tarafından yapıldığını aktaran Alemdaroğlu “Mesela “Agat” radyasyon emen bir taş, “Pirit” unutkanlık için kullanılan ilaçların yapımında kullanılır. Taşlar içindeki maden neyse size onu verir. “ ifadelerini kullandı.
“ÜRETEN BİR KADIN OLMAK ÇOK FARKLI”
Hediyelik eşya işleri ile uğraşmadan önce, çok uzun yıllar bankacılık yaptığını belirten Neşe San “Annemin rahatsızlığı ve Covid-19 salgınından dolayı kurumsal hayattan uzaklaştım. Evden çalışmaya başladığım dönemde içimdekileri dışarı dökmenin zevkli bir yolunu buldum. Ahşap boyamaya başladım. Sözle ifade edemediklerimi ahşap boyama sanatına yönelerek ifade etmeye başladım.” diye konuştu. Atölyesini büyütmek istediğini ifade eden San “Atölyemi büyütünce benim gibi içindekileri dışa vurmak isteyen kadınlara yardım etmek istiyorum. Bunu kendime misyon olarak görüyorum. Bütün kadınlara diyorum ki: “Emek verin ve emeğinizi sergileyin”. Kadın Emeği Pazarı açılması gibi bir girişimim var ve bunun için bir yer bakıyoruz. Üreten bir kadın olmak çok farklı.” sözlerini kullandı.
Sanatın ülkemizde geride kaldığını ve canlandırılması gerektiğini düşünen San “İnsanlar yurtdışında kullanmadığı ikinci el eşyalarını kapının önüne koyup trampa (değişim) yapıyor. Bunu ülkemizde de yapabiliriz. Mesela çöpe sehpa atıyoruz. Bunu çöpe atmak yerine onu alıp, boyayıp, kullanabilir, satabilirsiniz. “ ifadelerini kullandı.
“YAPTIĞIM ÜRÜNLERİN BAŞKASI TARAFINDAN KULLANILDIĞINI GÖRMEK BENİ HAYATTA EN MUTLU EDEN ŞEY”
Çocuklarına bakmak için profesyonel iş hayatını bırakmak zorunda kalan Ebru Doğanlar “Trabzon’un meşhur el sanatı olan Kazaziye sanatıyla tanıştım. Çok sevdim. Kendi tasarımlarımı yaptım. Yaptığım ürünler beğenilince, siparişler aldım sonrasında sosyal medyada bir hesap açtım burada yaptıklarımı paylaştım. Tüm tasarımlar kendime ait. Bu işi çok seviyorum. Hobi olarak başladım, hobim işim oldu” ifadelerine yer verdi.
Bu işi yaparken çok keyif aldığını ve zamanı unuttuğunu ifade eden Doğanlar “İşimi yaparken saatleri unutuyorum. Bir keresinde kızımı okuldan almayı unutmuşluğum bile var. Benim elimden çıkan bir ürünün başkası tarafından beğenilip, kullanıldığını görmek beni hayatta en mutlu eden şey.” şeklinde konuştu.